|
|
|
* Sabredenlerin ve bir parça kuru ekmeğe şükredenlerin kazandığı bir yarıştır bu.
Çizgiden sapmayanların , doğrulardan ,şereften ve haysiyyetten ve onurundan
ödün vermeyenlerin yarışçı olduğu bir savaştır bu.Diğerleri ise tavşandır.
* Karşınıza çıkan yada yaradanın bir lütuf olarak
size bahşettiği bir güzelliğe şimdiye kadar
karşıma karşılaştığım ve başıma gelen en güzel şey derseniz geçmişte yaşadığınız mutluluklara ve güzelliklere ihanet etmiş sayılırsınız
Geçmişinize ihanet etmeyin.Geçmişinizle yaşayın.
Mazi ders almak için vardır,geçmiş geleceğimize
tutulan ayna gibidir.Geçmişi olmayan milletlerin gelecekleride yoktur.Geçmişine sahip çıkmayan
milletlerin gelecek nesilleride hüsranın eşiğinden kurtulamaz.mazisine şöyle bir dönüp bakmayan insanlarında geleceği tehlikededir.Çünkü o insanlar
ders almayı bilmezler.Unutmayalım ki:Gördüklerimiz
ve yaşadıklarımız kadar tutunuruz hayata ve o oranda hayattayızdır.
*Birsürü kadın var aradığım onlardan biri değil,birçok
şey var yazdığım ileri geri,yazıyorum beni anlatan kimsenin anlamadığı ve anlayamayacağı dilden ama
onlar bana ait değil.Hep birileri yazdırıyor sanki bana.
BENİM KORKUM ÖLÜM DEĞİL
Geçen gün senin yanında aklıma ölümüm geldi
Sensizlik bir mızrak gibi saplandı kalbime
O son anı hatırladım, o seni koyup gidişimi
İlk defa bu kadar üzüldüm dünyaya geldiğime
Ölüm! Kaçınılmaz sonuç, o soğuk kelime
Bir gün ucuz bir fahişe gibi koynuma girecek
Yüzümde gezinecek pis ve iğrenç elleri
Korkudan büyümüş gözlerimde hayaller can verecek
Biliyorum, üzüleceksin, ama ölüm bir gerçek
Bir yerde sevişmek gibi, bir yerde yaşamak gibi
Ne hazin sıcaklığımızın bizi terketmesi
Ve yüzümüze birbiri ardınca kapanan kapılar
Er geç uzanır bir el, son kampanayı çalar
Anlarız kaçınılmaz anın geldiğini
Şehre bir bomba düşmüş gibi aynalar, camlar kırılır
İnsan arar da bir türlü bulamaz güzelliğini
Kimse benim kadar bilemez ölümün rezilliğini
Seni koyup gitmenin hüznünü ben anlarım
Çünkü ben sende buldum kendimi, sende sevdim
Senin yanında seninle değerlendi zamanlarım
Ne acı gün kadehlerin boş kalması, şarkıların yarım
Mevsimlerin birbiri ardınca bir anda bitivermesi
Ansızın toprakla dolması gözlerimizin
Kanımıza o çirkin böceklerin girmesi
Kimbilir ölüm bir çilenin sona ermesi
Belki güzeldir, şu sefil dünyaya boş gözlerle bakmak
Ne çare ki sen varsın, o dünyada sen varsın
Benim korkum ölüm değil, seni yalnız bırakmak
* Ağlayan palyoçolar gördüm rüyamda ..
hepsininde maskesi ******akıyordu........
-Kişiler Giysileri ile karşılanır .
Fikirleri ile uğurlanır(Göktürk Atasözü)
* Hepimiz Bataklıkta yaşıyoruz ..
VE Aramızdan bazıları kafasını kaldırıp gökyüzündeki yıldızları görebiliyor…….
-Yıldızlara bakarak yürüyenler,yerdeki çamura batmaya mahkumdur...
Duslerin gercege, gerceklerinse duslere donustugu bir yasam ozluyorum. Yasamaktan bunalmiyorum, bunalimi yasayip, bunu kendime ait bir yasam bicmine donusturuyorum. Sanirim butun sorunum ozlemekle ilgili. Keske "yaslanmaya basladim, o yuzden gecmisi ozluyorum" diyebilseydim. Zerre kadar ozlemiyorum gechmisi. Gechmishe dair ne varsa silindi hafizamdan. Ben gelecegi ozluyorum. Belki de hic yasayamayacagim gelecegime dair ozlemlerim. Asil sorunda burdan basliyor zaten. Gelecegin olmayacagini biliyorum. Olmayani, olma ihtimali bulunmayani ozluyorum. iste bu ozlem koyuyor insana... Duvarda golgeler ve o goruntulerle carpismak yoruyor. insanlar gercek degil artik, mekanlar gercek degil. Belki de o yuzden sevmiyorum ana caddeleri, isiltili alisveris merkezlerini, konforlu mini sinema salonlarini. Filmlerin degeri dusuyor oralarda, filmler hirpalaniyor. Ruhumuz butun "sakincali" kareleri sansurluyor, makasliyor, yalnizlastiriyor. Sansurlu, makasli, yalniz bir yasam bu benim yasadigim ve yalnizim iste yine... sasirmiyorum aslinda, boyle olacagini cok oncesinden biliyordum. "Bos durmadim, savastim. Savastim ama yenildim. Yenildim ama ezilmedim" diye kandirmayacagim kendimi. iste itiraf ediyorum; ezile ezile, hirpalana hirpalana yenildim. Yenildim iste otesi yok.. iste bu yuzden korkuyorum ana caddelerden. Deniz kenarlarini seviyorum, salash meyhaneleri seviyorum. Issiz ve bana ait olan yerleri seviyorum. Televizyonu degil ama o televizyonun altindaki dolapta bulunan anilarimi seviyorum. Her actigimda o dolapta bulunan anilarimin anlatacaklari var bana cunku. O salas dedigim meyhaneninde oyle, kayalara vuran dalgalarinda ne cok anlatacagi sey var. Bunlar disinda herseyin sadece goruntusu var oysa. BUNUN iCiN YANLIZCA KENDiMi KORUMAK iCiN KACIYORUM HERSEYDEN.KACARAK YASIYORUM.iCiME KAPANMIYORUM,DUPEDUZ iCiME KAPAKLANIYORUM.BOYLECE KORUNUYORUM HAYATTAN.BEDENiMSE RUHUMUN ZIRHI SADECE..........
** Hayatı komedi gibi görenler son espriyi iyi düşünsünler.
ACILAR DENİZİ
Ben acılar denizinde boğulmuşum
İşitmem vapur düdüklerini, martı çığlıklarını
Dalgalar her gün bir başka kıyıya atar beni
Duyarım yosunların benim için ağladıklarını
Ölüyüm çoktan, bir baksana gözlerime
Gör, içindeki o kanlı cam kırıklarını
Bu ne karanlık, bu ne zindan gece böyle
Bütün gemiler söndürmüş ışıklarını
Ben acılar denizi olmuşum, yaklaşma
Sularım tuzlu, sularım zehir zemberek
Baksana;herkes içime dökmüş artıklarını
Bu karanlık bitse artık, bir ay doğsa
Bir deli rüzgar çıksa; alıp götürse
Yılların içimde bıraktıklarını... ü.yaşaroğuzcan...........................................
.ama hiç tanımadığım birine neden kimsenin bilmediği düşleri anlatayım ki ? Nereye gideceğimizi okların gösterdiği bir dünyada ,bir yere gitmek gerekmeyen düşleri önemsemenin kime ne zararı var ? Ben düşlerimi,onlarla karışan anılarımı seviyorum,onları ancak böyle dünyaları olan , düş ülkeleri kuran ,düşlerimi sevebilecek birine anlatabilirim… (K.Başar)
-
Bir sürü televizyon kanalı var.Oysa söylenmeyenleri , hiç konuşulmayanları , konuşamadıklarımızı , konuşmadıklarımızı , herkesin gizli gizli kendisiyle yaşadıklarını gösteren bir kanal yok ki , zamanları karıştırabileceğimiz , o beklenmedik rastlantıları yeniden kurgulayabileceğimiz kanallar yok.Bizim gibi okların peşinde oradan oraya giden insanların hızına ayak uyduramayanların , kimsenin görmediği bir yerlere kaldırılmışların oynadığı oyunlar var yalnızca .Gizli koridorlarda birbirimize gönderdiğimiz bildiriler birde.O bildiriler yerine ulaşıyormu acaba?
- Bazen sert bir rüzgar esebilir.O zaman boynunu eğmekten utanma , yeniden başını kaldıracağını , yalnızca rüzgarın geçmesini beklediğini düşün .
-
**Yol kenarlarındaki ok işaretleri kimseyi istediği yere götürmez , okların istediği yere gideriz sadece… Bilmeyiz. K.Başar) ...
Düşünceler bir gölge gibi peşimde hep.Hatıraların ve gölgelerin takip ettiği biri olmaktan sıkıldım.Kendim olmalıyım.Bana ait birşeyler olmalı kayde değer
şu hayatta ve yalnızca bana ait bir kadına dokunmalıyım
* Kötü bildiğimiz insanlar aslında güzel insanlar
çünkü gerçek yüzlerini şu yada bu şekilde
gösteriyorlar.
Asıl kötü ve çekilmez olan iyi bildiklerimiz.onlar sürekli olarak içlerini
dişa vurmadan hep içlerinde yaşatıyorlar
doğumundan itibaren ağzı kapalı bir kovukta yaşayan ve oradan hiç
çıkmayı beceremeden bulunduğu ortamda ölen yiten bir yılan gibi yaşar
dururlar
*DİYEBİLSEYDİM
Anladım diyemem ki! Suçluyum
Belki ben anlatamadım sana kendimi
Tutuştum, yandım da yokluğunda her gece
Yine gözyaşlarımla söndürdüm kalbimi
Her gün her dakika seni özlerdim
Bitmezdi kederim senin yanında bile
Susardım, gözlerime baktığın zaman
Mermer bir heykelin çaresizliğiyle
Oysa neler düşünürdüm sen yokken
Sana kavuşunca neler söylemek isterdim
Dakikalar bir ışık hızıyla geçerdi
Ayrılık başlayınca ben biterdim
En kötüsü beni koyup gitmendi
O öyle bir yalnızlıktı anlatılmaz
Hep yarım kalmış heyecanlar hazlar içinde
Biterdi bir kış, geçerdi bir yaz
Ve nice yıllar kovalardı birbirini
Gözlerimde gitgide büyürdü mesafeler
Bütün teselliler uzaklarda kalırdı
Bütün çiçekleriyle solardı bahçeler
Ne olurdu saadetlerin en büyüğü
İşte ellerimde al, diyebilseydim
|
|
|
|
|
|
|
toplam 21379 ziyaretçi (40986 klik) GELEN SAYISI..RAKAMA BAK BEAAAA....
copright by @dj_mavi_cocuk@
|
|
|
|
|
|
|
|